GEÇ KALAN ÇİÇEK
Sabah gün aydınlanır aydınlanmaz cam önünde saksı içindeki çiçekler gerine gerine tatlı bir mahmurlukla uykudan uyanmaya başlamışlar. Evin hanımı her gün gelip onları yapraklarından tutup okşayıp severmiş. Bahar bütün ışıltısıyla çiçeklerin üzerine vurmuş. Yeni bir gün doğumu bütün çiçekler için yeni bir başlangıç demekmiş. Çünkü bütün çiçekler her yeni günde yeniden açıp boy verirmiş. Sardunya kırmızı rengiyle çiçek açmış. Bunu gören yanındaki beyaz karanfil onu görünce dayanamayıp:
“A, senin rengin ne güzel kırmızı diyerek gülümsemiş.”
Kırmızı sardunya:
“Senin de rengin ne güzel, keşke ben de beyaz açsaydım.”
“Hem senin çok güzel bir kokun var.”
“Teşekkür ederim ama senin rengin çok canlı, çok hoş.”
“Kıpkırmızı hem senin kokun da kendine özel.”
“Yaklaştıkça kokusu duyuluyor.”
O sırada mor menekşeyi görmüşler hep bir ağızdan
“A, sen de açmışsın senin rengin ne kadar güzel!”
Mor menekşe:
“Evet açtığımın farkına varmamışım yeni görüyorum!”
Mor menekşe eğilip çiçeklerinin rengine bakmış bir de ne görsün! Camda bütün güzelliğiyle görünen kendisiymiş! Çiçekleri akşamın kızıllıklarına kavuşan hareli gölgelermiş. Bir ressamın fırçasından çıkmışçasına açıklı koyulu renkler içindeymiş. Çok sevinmiş mutluluktan şarkı söylemiş. Coştukça coşmuş. Daha çok açmaya başlamış.
Yanında yaprakları yağlı güneşten pırıl pırıl çilli begonya varmış. O henüz küçükmüş daha tomurcuk halindeymiş. Diğer çiçeklerin neşesi karşısında üzgün duruyormuş. Boynunu bükmüş gözlerinden bir damla yaş beyaz çilli yapraklarına dökülmüş. Bunu gören arkadaşları hemen onu teselli etmişler
“Üzülme senin açman için henüz erken.”
“Bak dallarında biriken tomurcuklarına bir kaç güne sen de açarsın.”
Beyaz karanfil:
“Hem bak belki de şu tomurcuklarının içinde hepimizden farklı bir renk taşıyorsundur.”
“Eminim ki çok güzel bir rengin olacak!”
Arkadaşlarının söyledikleri karşısında çok mutlu olmuş. İçinden umutla açacağı günleri sabırsızlıkla beklemeye koyulmuş. Nihayetinde bir hafta sonra bir sabah uyandıklarında birbirlerine sevinçle “günaydın” derken bir de ne görsünler!
Çilli begonya parlak sarı turuncu renkleriyle evin hanımına ve arkadaşlarına gülümsüyormuş. Öyle ki gülümsemesinden etrafa güneş yayılıyormuş. Çilli begonya “iyilik dostluk ne kadar değerli ne kadar güzel bir duyguymuş meğer” demiş içinden. Çünkü onlar cesaretlendirmeseler belki de “bu kadar güzel coşkuyla açamayacağını” düşünmeden edememiş.